İnternet ortamında video ve TV tüketimi arttıkça konu Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş yer bulmaya başlasa da, henüz Türkiye’de gündem maddesi olmadı. Fakat ‘net neutrality’ tüm dünya için çok büyük önem arz ediyor.
Ülkemizde mecralar ve içerik servisleri savaşırken ISP’ler oyuna henüz %100 dahil olmadılar. Basit bir mantıkta düşünüldüğünde online içerik tüketimini sağlayanlar ISP’lerdir. İşte bu nedenle Google Fiber ve uydu projelerini hayata geçirirken, Facebook da gelişmemiş ülkelerde internet servisi sağlayabilmek için güneş enerjisi ile çalışan drone, uydu ve laser çözümlerine yatırım yapıyor. Tabii şimdilik ücretsiz!
Bu durumun ayyuka çıkmasında başrolü her zamanki gibi Netflix oynadı. Sandvine’ın raporuna göre, peak zamanda Netflix toplam ABD geniş bant internet hacminin %34’ten biraz fazlasını kapsıyor. Bu ciddi rakam karşısında ABD’deki ISP’lerden olan Comcast’ın aksiyon alması çok şaşırılacak bir nokta değil.
Comcast, Netflix’e savaş açmadan önce 45 milyar USD’ye TimeWarner’ı satın almak için girişimde bulunuyor. Şirketler aralarında anlaşınca tehlikenin farkına varan Netflix FCC’ye bu birleşmenin haksız rekabet yaratacağını belirten bu linteki 265 sayfalık başvuruyu teslim ediyor. Fakat 8 Ekim 2014’de FCC birleşmeyi onaylıyor ve Comcast ABD broadband internetinde %60’lık pazar payına sahip oluyor. Eli güçlenen firma sonrasında kullanıcılara 300GB adli kullanım kotası koydu. Bu kotanın en büyük sebebi interneti sömüren Netflix ve HBO’ya karşı önlem almak ve aynı zamanda Comcast’in kendi OTT servisi olan Xfinity’nin Netflix karşısında güçlenmesini sağlamak. Kotanın sonucu Netflix kullanıcıları bir hayli etkilenmiş oldu.
Netflix bu ve bunun gibi kesintileri, mücadeleleri öngördüğü için kendi CDN’ini (Open Connect) hayata geçirmek, hatta bunun için Cogent’i satın alıp dağıtımını güçlendirmek istiyordu. Fakat işler pek bekledikleri gibi gitmeyince Comcast’a buradaki hacim için ödeme yaptı ve kullanıcılarını mağdur etmedi. Ödeme yaptı derken bu süreç basit olmadı; detaylarını bu linteki yazıda görebilirsiniz. Bunun gibi savaşlar yeni yeni gündeme geliyor, önümüzdeki yıllarda TV arenasındaki convergance ile birlikte bu davalar veya iş birlikleri daha çok ön plana çıkacak.
Screen Shot 2014-10-21 at 5.56.57 PM
Peki ya Türkiye’de durum nasıl?
BTK‘nın yayınladığı 2014 2. çeyrek internet servis sağlayıcıların abone sayısı bakımından pazar payı raporuna göre  TTNET yüzde 78,42‘lık pazar payı ile açık ara lider durumda. TTNET’i yüzde 13,41 ile Turkcell’in sahip olduğu Superonline takip ediyor. Üçüncü sırada yüzde 4,50‘lük bir oranda Doğan TV Digital yer alırken dördüncü sıradaki isim ise Millenicom. Bu rakamlarda mobil internet yok, dolayısıyla TTNET – Avea birleşmesi gerçekleştirdiğinde ve Turkcell’in de Superonline’a sahip olduğu düşünülürse rekabet bu iki dev arasında olacak gibi gözüküyor.
Picture1
Mevcut Türkiye ekosisteminde  Tivibu, Turkcell TV+, Doping TV gibi servisler öne çıkarken görünmeyen bir tehlike olan ‘net neutrality’ problemi henüz dikkate alınmıyor. Türkiye pazarına baktığımızda TÜİK’in verdiği rakamlara göre toplam internet nüfusunun %58.7’si oyun, müzik, film, görüntü indirmek veya oynatmak için internet kullanıyor ve %46.8’i internet üzerinden web radyo dinleme ya da web televizyon izlemek için interneti kullanıyor. Dolayısıyla bu servislerin kullanımının artacağı ve pazarda önümüzdeki yıllarda içerik korumaları ile birlikte bir artış yaşanacağı ortada. Bu durumda triple play ya da quadruple play yapan şirketlerin eli biraz daha güçlenecek gibi duruyor.
Servis sağlayıcılarının pazarına da bakarsak;
Telekom
  • Turkcell: Superonline birleşmesi ile birlikte ISP olan TCELL, Superonline ile triplay yapıyor fakat henüz mobil tarafı ekleyip quadruple play’e gitmedi. Bunun sebebi büyük ihtimale mobildeki karlılık.
  • TTNET: Avea ile birleşeceği söyleniyor. Eğer gerçekleşirse onlar da güçlü bir quadruple play oyuncusu olabilirler. Nasıl mı? Halihazırda Tivibu paketleri ile telefon+internet+tv hizmeti verebiliyorlar.
  • Vodafone: Koçnet satın alması ile B2B internet dağıtımında adım attı ancak B2C tarafında büyük eksiklikleri var. TV ile ilgili global yatırımları olsa da Türkiye’de henüz böyle bir yatırımları olmadı. Dolayısıyla bu rekabette bence zayıf kalacak şirketlerden.
  • Millenicom: Bu sene Android bazlı OTT cihazı Doping TV ile pazara girdiler. Türkiye’nin ilk hardware sağlayan pure OTT hizmeti diyebiliriz. İnternet + telefonun yanında hizmetlerine OTT uygulamasını da kattılar fakat live TV olmaması ve kısıtlı içerik havuzu bu anlamda dezavantaj olarak göze çarpıyor. Smart TV’ler hardware anlamında kaslanır ise firma için bariyer olabilir. Genel itibarıyla dezavantaj ise kullanıcı penetrasyonu.

Pay TV

  • Digiturk: Önceden TCELL ile aynı çatı altında bulunan şirkete TMSF el koyunca belirsizlik hakim oldu. Multiscreen hizmetlerde oldukça başarılı işler çıkartan firmanın kaderini Süperlig ve dahil olacağı yeni şirketler grubu belirleyecek.
  • Dsmart: İçerik kuvvetli, iş modeli sağlam fakat delivery noktalarında sıkıntılar mevcut. Örneğin multiscreen’de TV harici diğer dağıtım noktalarından kullanıcı alışkanlığı oturmadan ödeme almak agresif bir strateji. Büyüme problemi çeken Smile ADSL’yi  satın alarak  ISP kapabilitesine sahip olan şirket içerik anlamında güçlü oyunculardan fakat mobil tarafta zayıflıkları mevcut.

Cable TV

  • Türksat Kablo: İnternet+telefon+televizyon ile tripleplay kapasitesine sahip olan şirketin mobil tarafta hiçbir aksiyonu yok. İçerik anlamında fena olmasa da telekom tarafında konsolidasyon olması halinde problem yaşayabilirler.

Bu pazar bilgisi özetine bakınca akla şöyle sorular geliyor: Turkcell TV+’ın penetrasyonu artarsa TTNET, internet kullanıcılarına nasıl bir yaptırımda bulunacak? Ya da DopingBox’un penetrasyonu artarsa Turkcell internet kullanıcılarına nasıl yaptırımlarda bulunacak?

Şimdi bu konu gündemde değil ama bu rakamlarla önümüzdeki yıllarda bir hayli stratejik karar ve aksiyon almak gerekecek.

Share.

About Author