Geçtiğimiz gün sektördeki arkadaşlarımdan biri ile aramızda sohbet ederken konu yine dünya meselelerine ve tabii ki medya’nın geleceğine geldi. Dünya’da hüküm süren seçilmiş yönetimlerin hiç biri iklim değişikliği, siber-terorizm, devlet dışı savaşlar, şöförsüz araçlar gibi günümüz problemleri için eğitilmiş ya da dizayn edilmiş değiller.
Aynısını kurumsal liderlik için genelde söyleyemeyiz fakat çoğu kurumsal şirket bir zamanlar doğru yaptıkları şeyi bugün de devam ettirdikleri için öldü. Örneğin Blackberry, kullanıcıları hedeflemek yerine taşıyıcıları(operatörleri), güvenliği, uygulamalara, data tüketimini data yönetimine tercih ettiği için birinci savaşı kazanmış olmasına rağmen ikinci savaşı kaybetti.
Medya şirketleri de aynı risk altında, hepimiz aynı risk altındayız esasında. Biz kendi başarılarımız ya da deneyimlerimizden edindiğimiz öğrenme-karşılık verme-liderlik etme loop’unu oluşturuyoruz. Peki gelecek farklı gözüktüğünde ne oluyor? medya sana soruyorum? İşler izleyici dikkati satın alması ile gidiyordu. Eğer dağıtım, pazarlama için para gücün ve içerik de olabildiğince iyiyse tamam kazandın! Fakat bu şimdi doğru değil, ürün, kitlenin ilgisi organik olarak sağlayabilmek, bir süperstar içerik oluşturucunun tercih edilen alıcısı olmak konuyu değiştiriyor.
Netflix kısmen önemliydi çünkü şirket neyin fundemental olarak önemli olduğunu ve neyin önemli olmadığını ilk olarak düşünenlerden biriydi. Her zaman olduğu gibi, bu muhtemelen cehaletten olduğu kadar parlaklıktan da geldi, ama aynı zamanda farklı bir arka plana sahip. Bugün “ölçek” “D2C” “IP” hakkında Hollywood’dan çok şey okuyoruz. Bunların hepsi önemli, fakat herşey demek değil. Hollywood her zaman yetenekle ilgili olmuştur, ancak bu yetenek her zaman aynı yollardan ve testlerden geçmiştir. Ama artık aynı şekilde değil.
1994 yılında, JEFF BEZOS bir online kitapçıya başlamak için kıdemli başkan yardımcısı olduğu servet yönetimi şirketinden ayrıldı. Kaç medya şirketi ona baktı ve işte aranan adam bu diyebildi? ya da kaç kişi şirketining 1 Trilyon Dolarlık şirket olacağını düşündü. Medyanın geleceği güvenli oyuncular tarafından maalesef yönetilemez. Cesur yüreklere, risk alanlara, vizyonerlere ihtiyaç var. Güvenlik görevlisi gibi davranıp alt kademe ve gençlere ket vuranlara veya konvensiyonel medya alışkanlıklarına sahip yöneticilere değil.
Son yirmi yılda devasa sektör birleşmeleri gördük. Memur zihniyetli şirketler rekabetçi kalmak için birleşiyor ama hala geçiş yapmak için başarısızlar. Özellikle tüketiciye doğrudan geçiş. Uzun süredir devam eden CEO’lar donmuş nutella gibi oldular. Medya şirketlerinin kurulları ortalama yaşlarını 10-20 yıl arası düşünmek zorunda ve liderlerinin profili kendi seviyelerinde ve hatta kendi endüstrilerinden bile olmayacak şekilde düzenlemeleri gerekir.
Müşteriler, dağıtıcılar, rekabet, hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak. Büyük medya alemi, Star Wars ‘Galactic’ gibi görünmeye başlıyor. Yeni bir şey denemek yerine, çoğu iştirakler her zaman yaptıklarıyla aynı şeyi yapmaya odaklanmışlar ve sadece daha büyüğünü yapmayı hedefliyorlar. Ölçek önemli, ancak Rebel Alliance’ı durdurmak için yeterli değil.
Medya şirketlerinin not alması ve geleceği yeniden okuması gerekiyor… Bir medya şirketlerinde C-Suite’in liderliğini yapan yöneticilerin de risk almaları gerekiyor, bu insanların Film, televizyon ve dijital medyayı seven insanlar olması, ve hatta eski yöntemlerini veya eski kafalı yöneticilerini hançerleyen insanlar olmaları gerekiyor. Bakalım gelecek neyi gösterecek.