House of Cards, Orange is the new Black, Bloodline… Netflix’in milyarlar ayırarak yatırım yaptığı orijinal içerik stratejisi ABD’de bu dizlerin aldığı ödüllerle tescillenmiş oldu. Avrupa’da agresif bir yayılma planı yapan Netflix, ABD’deki başarısını, Avrupa’da tekrar edebilmek için daha küçük ve ülke bazlı stratejiler geliştirmek zorunda ve bu da karlılık seviyesini minimumda tutan Netflix için daha fazla yatırım anlamına geliyor.
Netflix’in Avrupa yayılma stratejisini inceleyecek olursak, ilk önce Kuzey’den gelen Netflix, 6 ükede faaliyetlerini sürdürmeye başlamıştı. Fakat dikkatli bakıldığında bu 6 ülkeyi 2 bölgeye indirgemek mümkün ki bu da parçalı (fragmented) Avrupa ekosistemi için Netflix’in ana stratejisini biz göstermekteydi. Yönetilecek ve birlikte hareket edilebilecek büyüklükte gruplara böl ve oralara özgü strateji belirle.
Birinci bölge İngiltere ve İrlanda, tek bir bölge olarak rahatlıkla yönetilebilecek, anadilin de aynı olmasından ötürü ABD içeriklerinin ısıtıp ısıtıp sürülebileceği, nüfus ve penetrasyon oranı da oldukça yüksek olan bir bölge olarak oldukça cazip idi. Nordic diye tabir ettiğimiz ikinci bölge ise Danimarka, Fİnlandiya, Norveç, İsveç’ten oluşan, haftasonları market alışverişi için bile ülke değiştirilen bir grup ülkeler grubundan oluşuyuor.Bu bölge’de de ABD içerikleri oldukça popüler, üstelik teknik altaypı çok yeterli olduğundan yine az çok ABD içeriği ile pazarda varolabileceğiniz ideal bir pazar olarak görülmektedir. Bu bölgedeki stratejisinde Netflix’in yaptığı en göze çarpan farklılık 2012’de Amerikan/Norveç yapımı Lillyhammer dizisi gösterilebilir.
Netflix, yavaş yavaş kapsadığı ülke sayısını arttırmaya devam ederken, Avrupa’da nüfus olarak en büyük ve internet, IPTV penetrasyonu en fazla olan ülkesi olan Fransa’da ise farklı bir yol izliyor. “Marseille”, tamamen Fransız as kadrosuyla, House of Cards’ın Fransız versiyonu olarak 2016 yılında yayınlanmaya başlayacak. Gérard Depardieu, Benoît Magimel ve Geraldin Pailhas ile desteklenen Marseille, Hollywood filmlerini Fransızca dublajlı izlemeyi tercih eden, kendi kültürüne ve diline aşık bir ülke için çok doğru bir karar olarak görülüyor.
Ne kadar büyük ve yayılmacı olursanız olun, ben dünya deviyim ve son kullanıcıya ne sunarsam sunayım tüketecektir fikrinde olmayan Netflix, ülkenin rekabetçi yapısını anlayarak, ülkenin değerlerini anlayarak, son kullanıcıların tercihlerini de değerlendirerek güzel bir House of Cards – Fransa yapımıyla ne kadar fark yaratabileceğini önümüzdeki sene hep birlikte göreceğiz.