Önceki yazılarımızda da detaylı bir şekilde bahsettiğimiz gibi Türkiye’de 2015 yılında karasal sayısal yayıncılık alanında ciddi bir değişim bekleniyor. Bu değişimin sağlanabilmesi için, speklere bazı yeni teknolojilerin kullanımı eklendi. Bunlar haricinde ise yaptırım gücü en fazla olabilecek konu, yasal olarak T2 ürünü haricindeki TV’lerin Türkiyeye girmesinin yasaklanması. Teknoloji anlamında ise öne çıkan en önemli konu cihazlardaki HBBTV gereksinimi.

Öncelikle biraz eskilere gidecek olursak, 5-6 yıl öncesinde TRT ilk çalışmalarına DVB-T ile başlamış, bazı bölgelerde RF denemeler yapmıştır. Ayrıca uygulama geliştirme konusunda MHEG ve MHP’yi incelemiş, bazı firmalara bu konularda demolar yaptırıp hangisinin daha iyi olduğunu anlamaya çalışmıştır. Fakat o zamanlar MHEG’in low cost çözümlerde daha iyi çalışmasına rağmen interaktivite anlamında eksik olması, MHP’nin ise mevcut çözümlerde ağır kalması ve yüksek performanslı ürünler için extra maliyetli cihazların yapılmasının gerektiğinin anlaşılması ve bunun finansmanın da İtalya’da olduğu gibi devlet tarafından karşılanmasının gerekliliği anlaşılmış, uygulama kısmı rafa kaldırılmıştır.

Sonuç olarak, aslında karasal sayısal yayına geçiş yeni bir konu değildir. Burada sorulması gereken en önemli konu, bundan önce DVB-T geçişinde neden başarız olunduğu ve DVB-T2 çalışmasında bunun sonuçlarının incelenip incelenmediği. DVB-T geçişinin neden başarız olduğunu kendimize göre yorumlayacak olursak;

  • MHEG veya MHP seçim konusu olmadığı kesin, bunlar ana yayının yanında küçük konulardı çünkü interaktivite o zamanlar henüz gelişmemişti.
  • Bu tarz büyük geçişleri, devletin yayın kuruluşunun önderlik etmesi ile olabilecek değişiklikler olduğuna inanıyoruz , örneğin İngiltere’de BBC. TRT bu motivasyonu bulamamış olabilir. Eğer öyle ise şu anda bu motivasyonu sağlayan bir şeyler var mı, sorgulanabilir.
  • İşin içinde devlet televizyonu olunca hükümetlerin de bu konuda tavrı önemli. Bir öncekinde yeterli motivasyon hükümet kanadında da sağlanmamış olabilir, ama 2015 için ciddi söylemler mevcut.
  • Türkiye yerleşimlerin bir kısmı dağlık bölgelerde. Dolayısıyla uydu yayını çok yaygın, bu direncin kırılamayacağı anlaşılmış olabilir. Eğer öyle ise, bu seferki denemede bu direncin kırılacağı hükmüne nereden varılmıştır, bu kısım net değil.
  • DVB-T ile yapılan testlerin sonuçları tatmin etmemiş olabilir. Dağlık bölgelerde gerekli yayın kalitesine ulaşılamamış olması büyük ihtimal. Önceki yazımda da bahsettiğim gibi DVB-T2 ile bu konuda iyileşme olacaktır.
  • Ve belki de en önemlisi, büyük şehirler haricinde, yayıncılar karasal’a ne kadar yatırım yapmaktatır. Doğuya gidildikçe bir çok yerde yanlızca TRT yayınlarının alındığı bilinen bir gerçek. Kullanıcı tarafında bunun çaresi ise uydu kullanımı. Bunun önüne nasıl geçilecektir.

Yukarda belirtilen ve arttırılabilecek bir çok konu nedeniyle DVB-T geçişi başarısız oldu. Peki bu sefer neden DVB-T2 denemesi yapılıyor ve başarılı olması için neler yapılabilir? Bunu da bir sonraki yazımızda anlatmaya çalışacağız.

Share.

About Author

1 Yorum