Daha önceki bir çok yazımızda bahsetmiş olduğumuz OTT servislerinin önlenemez yükselişinin yansımaları son dönemde ülkemizdeki servislerde de yaşanıyor. Artık bir çok tüketici TV içeriklerini diledikleri zaman diledikleri yerde izlemeyi tercih ediyorlar. Burada hala birincil tercih edilen mecra hepimizin salonlarında bulunan büyük TV ekranları. İzleyiciler özellikle kaçırdıkları programları ve izlemek istedikleri film,dizi gibi içerikleri zaman kısıtına bağlı kalmadan dilediklerinde ve TV ekranında görmeyi çok kıymetli buluyorlar. Bunu da genelde ülkemizde Pay TV operatörlerinin sunduğu Hybrid STB’ler üzerinden ya da kullanıcı kitlesi küçük de olsa IPTV servisleri vasıtasıyla alabiliyorlar.
TV ekranı dışında en çok tercih edilen ekran ise mobil mecralar. Özellikle iPad’in yaşamamıza girmesi ve Android tabanlı tüm cihazların da sayı ve kalite olarak artmasıyla mobildeki tüketim de yadsınamaz seviyelerde. Web üzerinden içerik kullanımı ise 3. sırada kalmış durumda.
Bu özet bilgilerden sonra internet üzerinden yayın yapan OTT servislerindeki teknoloji seçimine gelmeden önce ülkemizin ortalama internet bantgenişliğine bakmakta fayda var. Çünkü bu bilgi teknoloji seçiminde anahtar rol oynamakta.
Akamai’nin her çeyrekte yayınladığı ve dünya internetinin nabzını tuttuğu “State of the Internet” çalışmasında bizim açımızdan durum çok iç açıcı gözükmüyor. İçinde bulunduğumuz EMEA bölgesinde (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) ülkemiz top listeye sonlarda girebiliyor ve ortalama bantgenişliğimiz 3.7 Mbps’le dünya sıralamasında 56. sırada yer buluyor.
Ülkelerin ortalamda 4Mbps’in üzerinde internete sahiplik oranına baktığımızda ise yine sınıfta kalıyoruz ve listeye son sıralarda girebiliyoruz (Dünya’da 56. ve tüm ülke nüfusunun sadece %28’i ortalamada 4 Mbps’in üzerinde internet erişimine sahip)
O halde özellikle ülkemizde kendi networkü üzerinde çalışmayan ve açık internet üzerinden servis vermek zorunda kalan OTT oyuncularının hem canlı yayınlarda hem VoD içeriklerinde bu gerçeklere göre son kullanıcıya servis vermeleri ve teknolojilerini de bu doğrultuda seçmeleri zorunluluk olarak karşılarına çıkmakta.
Doğru adaptive yayın teknolojisinin seçilmesi, encoding ve bitrate seçimlerinin yukarıdaki ülkemiz gerçeklerine göre yapılması, geleneksel CDN yapısı kullanılıyorsa son kullanıcıya olabildiğince yakın CDN altyapılarının tercih edilmesi bu seçim kriterlerinden bazıları olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak OTT oyuncuları değiştiremeyecekleri gerçekleri de yönetmeyi bilmeli ve müşterilerini memnun etmek için özellikle ülkemiz gibi internet altyapılarının halen tam olarak olgun seviyeye gelmediği ülkelerde, ülkenin kendi gerçeklerine göre teknoloji seçimini konumlandırmaları gerektiğini unutmamalılar.