Surprised

2014 yılı TV dünyasında birçok yeniliği ve yeni iş modellerini de birlikte getirdiği bir yıl oldu. TV pazarındaki değişim hareketlerinin, bazılarının deyişiyle TV devriminin tam ortasında kalan 2014 yılına bakarak, sizlerle 2015 ile ilgili tahminlerimizi bir yazı dizisi olarak paylaşacağız. Yazının ilk bölümünde UGC (User Generated Content) ve Rating sistemleri üzerinde duracağız.

Premium’a Alternatif UGC

Eskiden hobi olarak görülen UGC, 2014 yılından itibaren monetise edilmeye başladı. Youtube vb firmalar, yarattıkları kanallar aracılığıyla premium içerik yanında, kullanıcıların da kendi markalarını yaratabildiği yeni iş modelleri çıkardı ve UGC işindeki yatırımların bu sene artmaya başladığını açıkca görmekteyiz. Sadece Youtube değil, Y kuşağına hitap eden daha kısa süreli video servisleri (Vine) ile de bireylerin markalaşmaya başladığını da görmekteyiz. Eskiden amatörce olan UGC, artık profesyonel bir hal aldı ve UGC videolarının kalitesinin artması, UGC’ye yapılmaya başlanan yatırımlarla brileşince takip edilmesi gereken önemli bir model olmaya başladı. 6 saniyelik videolarla film ve muzik studyolarıyla anlaşmaya varan kullanıcılardan tutun da türlü türlü video servislerinde UGC kanallarının promote edilmesini 2015’te çok daha fazla göreceğiz.

UGC, direkt kişilerin markalaşması veya MCN (Multi Channel Networks) aracılığıyla monetise edilmekte bu yüzden MCN , trendi takip eden büyük firmaların da gözdesi oldu, 2014 yılında Disney’in 500 milyon dolara Maker Studios’u, AT&T’nin 300 milyon dolara FullScreen’i, Dreamworks’ün 117 milyon dolara AwesomenessTV’yi almasını 2015’te milyar dolarlık bir MCN acqusitionı izleyecektir.

UGC, premium’a bir alternatif olarak gelişmeye devam ederken UGC iş modelleri üstüne kurulu bir çok firmanın da doğuşuna tanıklık edeceğiz. 2015 UGC’nin emeklemekten yürümeye geçtiği yıl olacak.

TV Rating Kaosu Devam Edecek

Eski güzel günlerde Tv izlenme oranlarını ölçmek hem kolaydı, hem de kolayca inanılırdı. Günümüzde ise birden fazla ekran, catch-up servisleri, social TV etkileşimi derken TV izlenme ratingleri yerine yayınların “izlenme oranı ve etki” değerlerinin ölçülmesi gereken bir dönemden geçiyoruz ve global ölçekte tüm rating kurumları ne yazıkki hıza ayak uyduramayıp iflas etti. Rating şirketleri şu anda ev dışı, mobil, catch-up, Smart TV streaming, OTT servisleri (AppleTV, Roku, Netflix, Amazon Prime,…) izlenme oranlarını takip etmekten oldukça uzak durumda.

Rating ölçümleri, son kullanıcıya hangi yayınların popüler olduğunu göstermek amaçlı değil, sadece ABD’de 100 milyar dolarlık bir reklam piyasasını etkilediği için TV dünyasında can alıcı bir yere sahip.

2011’den bu yana ABD’nin otoritesi saylan Nielsen’in rating sisteminin sorgulanma süreci 2014’te açık saldırılara dönüşerek “güvenilirlik”,”doğruluk” payının ne düzeyde olduğu büyük bir soru işareti oldu. Bunun karşılığında da Nielsen’in bazı düzenleyici adımlar atmaya başladı. 2015 yılında en azından Roku, Netflix gibi ana dağıtım kanallarıyla entegre olan cross-platform bir rating sistemi çalışmaları devreye alınacak dense de, rating konusu, 2015’te de çözümsüz olmaya devam edecek.

Share.

About Author

Comments are closed.