Türkiye’de Avrupa uyumluluk yasaları çerçevesinde bir çok yeni yasa çıkıyor ve yürürlüğe giriyor. Özellikle sayısal yayıncılık alanında yapılmak üzere bir dizi protokoller var ve bunların etkisini yavaş yavaş görüyoruz. Son olarak yapılan karasal yayın ihalesi (sonradan mahkemenin durdurma kararı verdiği) aslında 2015’te Türkiye’de Karasal yayına geçişin sözünü verdiğimiz adımlardan bir tanesiydi. Binalarda tek çanak anten kullanılması için başlatılan çalışma da bu uyum yasalarının gereği.
Uyum yasalarında dikkat çeken bir diğer madde ise devletin yayıncılık faliyetlerinin enerji üstünden fonlanmasının yasaklanması. Devlet televizyonu olan TRT serileri şimdiye kadar enerjiden ayrılan pay ile finanse ediliyordu. Fakat bu uyum yasası bizde yasallaştığı durumda artık farklı bir kaynaktan finanse etmek gerekecek. Aslında hükümetin özelliştirme politikalarında ne kadar agresif olduğu bilinen bir gerçek. Bu noktada eskiden beri akılda olan soru, hükümet her şeyi özelleştirirken, Telekom dahil, neden TRT kanalları için, en azından bazıları, aynı yola başvurmuyor ve hatta kanal sayısını günden güne arttırıyor. İşin tabiki siyasi boyutu oldukça fazla, son Gezi Parkı olaylarında bu daha da netleşti. Fakat şu anda görünen sorun, yeni yasa ile farklı bir kaynak bulunamadığı durumda bu giderin dolaylı vergiler ile alınmasının ciddi tepkilere neden olacağı.
Sonuç olarak, bir çok TRT kanalının önümüzdeki dönemde satış haberlerini duymamız hiç de şaşırtıcı olmayacak görünüyor.