Avrupa’nın birçok ülkesinde yayıncılığın desteklenmesi için, evlerinde TV bulunduranlardan yıllık ücretler alınır. Bu ücretler ülkeden ülkeye farklılık gösterirken, elde edilen kazanç da ülkenin ulusal yayıncılık kurumuna kaynak olur. Örneğin İngiltere’de BBC’nin 2012 yılı gelirinin %81’i -ki bu rakam 3.6 Milyar Pound’a karşılık geliyor- “broadcasting fee” denilen bu ücretlerden oluşur. İngiltere’de renkli TV’si olanlar yıllık 145£ civarı bir ücret öderken, siyah beyaz TV’lerde bu ücret %50 azalır.

Günümüzde hala canlı yayınların en çok izlendiği cihaz TV iken, bildiğiniz üzere OTT servisleriyle de TV izleme oranı oldukça arttı. Yapılan araştırmalarda özellikle genç kesimin canlı yayın izlemek için TV yerine diğer cihazlara yöneldiği görülmekte. Bu trendi, en az bizim kadar iyi gözlemleyen yayıncılar, OTT ile gelen tehlikenin farkına vardıklarından önümüzdeki yıllarda “broadcast fee”lerindeki düşüşü engellemek için bazı çalışmalara başladılar.

İngiltere’de BBC, OTT servislerini kullananlardan bir şekilde “broadcast fee” almaya devam edebilmek için, izlenen yayının hangi cihazla izlendiğinin önemli olmadığı, bu yüzden PC veya tablet üzerinden TV izleyen kişilerin de evlerinde TV olmasa da bu ücreti vermek zorunda oldukları yönünde açıklamalar yapmaya başladı. Hatta bir adım daha ileri giderek sadece canlı yayın değil, “catch-up” içerik izeleyenlerin de bu ücreti vermesi gerektiğini ortaya atarak büyük bir tartışma başlatmış oldu.

Bu olaylar üzerine paralel bir haber de İsveç’ten geldi. Komşusu Danimarka’daki gibi, İsveç’te “broadcast fee” olarak yılda 350$ alan SVT (Sveriges Television), artık online olarak izlenen içeriklerden de vergi alacağını duyurdu. Duyurmakla kalmayıp bu yasayı geçirdi.

Görüldüğü üzere Avrupa’da yeni teknolojiler ile içeriğe ulaşan kullanıcılar, ulusal yayıncıların yıllardır devam ettirdiği tatlı bir gelir kaynağını riske atmaya başladı. Önümüzdeki günlerde Avrupa’nın başka ülkelerinde de başlayacak olan bu tartışmalarda en karmaşık konu ise, birden çok özelliği barındıran PC, tablet gibi cihazların TV’den farklı olarak TV izlemek için alınmamış olması. Yani bir kullanıcının PC’si var diye aslında o kullanıcının pratikte PC’yi yayın izlemek için almadığı ortada. Diğer taraftan yayıncıların bakış açısı ise, izlenen yayının hangi teknoloji ile alındığının önemi olmadığı bu yüzden “broadcast fee”lerin TV ile sınırlı kalmaması yönünde.

Türkiye’de ise durum farklı. Neredeyse her faturada TRT payı verdiğimiz için bir “broadcast fee” uygulaması yok fakat AB uyum yasaları çerçevesinde, faturalarımızdaki TRT payı artık olamayacak. Özetle AB yasalarına göre bir devlet, enerji vb.den yayıncılığa para aktaramayacak. Bu yasa Türkiye’de de yasalaşırsa, ya TRT’nin başka bir kaynağa ihtiyacı olacak (merhaba broadcasting fee), ya da…?

Share.

About Author